İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, Ramazan Bayramı öncesi şekerleme ve çikolatada üretimi ile fiyatları değerlendirerek, “Şekerlemede fiyatlar geçtiğimiz yılki bayram dönemine göre yüzde 80 arttı. Enflasyon oranındaki artış halihazırda rakamlara yansımış durumda. Şekerlemede miktar bazında geçen yıla göre yüzde 5’e yaklaşan bir artış olacağı kanaatindeyiz. Bir tarafta kakao ve kakao türevlerinin kullanıldığı ürünlerde büyüme; diğer tarafta kakao çekirdeğinin üretiminde düşüş var. Bu durum ilk defa kendisini 2023 yılının ekim ayında gösterdi ve bu zamana kadar da sürekli ve astronomik şekilde tarihi zirveleri gördü. Bu nedenle çikolata fiyatlarının geleceğine ilişkin çok olumlu şeyler söylemek zor.” diye konuştu.
İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, Ramazan Bayramı öncesi şekerleme ve çikolatada üretimi ile fiyatları değerlendirdi. Düzenlenen etkinliğe; İHBİR Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şemsettin Memiş, Yönetim Kurulu Üyeleri İsmail Gül, Fırat Oktay, Ahmet Ergin Okandeniz, Hüseyin Eviz, Mehmet Taş, Emre Keleş, Ömer Öner ve Denetim Kurulu Üyesi Kübra Ceren Koçlar da katılım gösterdi. Şekerleme ve çikolata fiyatlarındaki son duruma ilişkin değerlendirmede bulunan İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, şekerlemede fiyat artışlarının yüzde 80’e ulaştığını belirtti. Çikolatanın ham maddesi kakaoda geçtiğimiz yıldan bu yana görülen fiyat artışları nedeniyle şekerleme ürünlerinin halen çikolataya göre daha cazip olacağını belirten Taycı, “Enflasyon oranındaki artış halihazırda rakamlara yansımış durumda. Şekerlemede miktar bazında geçen yıla göre yüzde 5’e yaklaşan bir artış olacağı kanaatindeyiz. Buna göre bir planlama yaptık.” dedi. Son dönemde fiyat artışlarıyla gündemde olan kakao ve çikolata üretimine ilişkin de bilgi veren Taycı, “Kakaonun dünya borsasındaki stokları hep yüksekti. Bununla birlikte dünya çikolata pazarında 7 milyon tonluk bir üretim var ve bu üretim son 20 yılın ortalamasını aldığımız zaman pandemi dahil olmak üzere sürekli yüzde 4-7 büyüdü. Bir tarafta kakao ve kakao türevlerinin kullanıldığı ürünlerde bir büyüme; diğer tarafta ise kakao çekirdeğinin üretiminde düşüş var. Bu durum ilk defa kendisini 2023 yılının ekim ayında gösterdi ve bu zamana kadar da sürekli ve astronomik şekilde, tarihi zirveleri gördü. Bundan dolayı çikolata fiyatlarının geleceğine ilişkin çok olumlu şeyler söylemek zor.” değerlendirmesini yaptı.
MALİYET ARTIŞLARI KAKAO ÜRETİCİSİNİ DE VURDU
Dünyadaki kakao üretiminin yüzde 65’lik bölümünün Batı Afrika sahillerinde gerçekleştiğini; geriye kalan bölümün ise Güney Amerika’da yetiştiği bilgisini veren Kazım Taycı, konuyla ilgili şunları söyledi: “Uzak Doğu’da da kısmi olarak Malezya’nın ve Endonezya’nın belirli bölümlerinde yetişiyor. Aşırı iklim olayları Batı Afrika’daki kakao ağaçlarını çok olumsuz etkiledi. Bundan dolayı rekoltede ciddi bir düşüş söz konusu. Bununla birlikte kakaoyu üreten çiftçiler, kakaodan çikolataya gelen zincir içinde en az kazanan insanlar. Kazançlarının çok düşük ve yetersiz olması sebebiyle zahmetli ağaçların bakımları, maliyeti ön planda tutularak uzun zamandan beri gerçekleştirilemiyor. 2020-2021 sezonunda dünyada 5 milyon 290 bin ton çekirdek üretimi gerçekleşmiş. 2022-2023 sezonunda 4 milyon 900 bin ton 2023-2024 sezonunda da 4 milyon 450 bin ton. Yani, baktığımız zaman 2021’den 2022’ye geçerken yüzde 7’lik bir küçülme olmuş. 2022’den 2023’e geçerken de yüzde 10’luk bir küçülme olmuş.”
İHRACATÇIYA ‘ÇİFT KUR’ UYGULAMASI GETİRİLSİN
Türkiye’de üreticilerin ve ihracatçıların son dönemde yaşadığı sorunlara da değinen Kazım Taycı, “İthalatçı firmalar, ‘Çikolatalı mamullerde kakaodan dolayı fiyatlarda yüzde 20’lik bir artış oldu ama neden bu sizde yüzde 35 seviyesinde?’ diye soruyorlar. Karşı tarafa bunu anlatamıyoruz. ‘Biz, daha uygun teklif veren ülkelerden ürün alabiliriz.’ diyorlar. Sadece çikolatada değil; hububat ve bakliyat tarafında da işlenmiş tarım ürünlerinde de dünyada geniş yelpazede satışımız var. Her geçen yıl ‘Made in Türkiye’ algısı çok olumlu bir şekilde gelişiyor. Bunu da korumamız gerekiyor. İhracatta 2023 yılında önemli bir performans sergiledik. Hatta 2024 yılının ilk 3 aylık bölümünde de iyi bir performans ortaya koyduk. Ama bundan sonrasıyla ilgili fiyatlamadan ve rekabetten dolayı ciddi kaygılarımız var. Dünyanın birçok ülkesinde önemli marketlerde önemli rafları tutmuş durumdayız. Fiyatlar nedeniyle rekabet edemediğimiz için bu raflardan düşecek olursak tekrar bu raflara girebilmek için çok ciddi mücadeleler vermemiz gerek. Üretici ihracatçıya en azından çift kur uygulaması yapılsın. Enflasyonla mücadeleyi elbette anlıyoruz ve destekliyoruz. Ancak, bir taraftan da ihracatçının üretimden kopmaması, yurt dışında büyük mücadelelerle girmiş olduğu raflardan düşmemesi adına da böyle bir uygulamanın hayata geçirilmesini yetkililerimizden önemle rica ediyoruz.” diye konuştu.
DAHA FAZLA İHRACAT İÇİN BAVULLARIMIZ HEP HAZIR
“Finansmana erişimde 2023 yılının başından bu yana sorunlarımız var. Kurun, enflasyonun ciddi manada gerisinde kalması nedeniyle fiyatlama ve maliyetlerde sıkıntılarımız var.” diyen ve tüm bu süreçlerin üretici ihracatçıların moralini de etkilediğini kaydeden Taycı, “İhtiyaçlarımızı ifade etmekten vazgeçmeyelim ama yeni pazar araştırmaktan da vazgeçmeyelim. Bavullarımız sürekli arabamızın bagajında hazır. Numunelerimiz kolumuzun altında. Daha çok ülkeye gideceğiz, daha çok müşteriyle görüşeceğiz. 14 milyar dolarlık ihracat hedefine ilerleyeceğiz. İçinde bulunduğumuz bu dönemin geçici bir dönem olduğuna inanıyoruz. İşçilik ücretleri olmak üzere bazı kalemlerde yaşanan büyük artışlar fiyatlarımıza yansıdı. Mevcut kur yeterli seviyede olmadığı için ihracatta fiyat tutturmakta çok zorlanıyoruz. İhracatçıya kur desteğinde de oranlar zaman zaman tartışıldı. Özellikle gıda tarafında ihracatçının desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz.” dedi.
“BELLİ BÖLÜMLERDEKİ MAVİ YAKA ÇALIŞANLAR BİRKAÇ
DİL BİLENDEN DAHA ÇOK KAZANIYOR”
İstihdamda yaşanan sorunlara da değinen Kazım Taycı, bu anlamda eğitimde yeni bir planlamaya gidilmesi gerektiğine de dikkat çekti: “Sektörümüzde ara eleman, teknik eleman ve hatta vasıfsız eleman bulma konusunda ciddi sıkıntılar olduğunu görüyoruz. Üniversitelerin sayısının çok artması ve gençlerin niteliğine bakılmaksızın üniversite diploması almaları durumunda daha iyi iş imkanlarına sahip olacaklarına inanmaları bu süreci de olumsuz etkiliyor. Bu kadar diploması olan gencimize beyaz yaka olarak iş verebilmemiz söz konusu değil. Beyaz yaka çalışan bulma konusunda çok ciddi bir problem yok. Şu anda en önemli problemimiz mavi yakada. Artık öyle bir durum söz konusu ki bugün fabrikalarda makine tadilatı yapan, elektrik tesisat işleriyle uğraşanlar beyaz yakadaki müdürlerin aldığı rakamların üzerinde maaş alıyor. Asgari ücret verilmiyor. Kendisini yetiştirmiş zanaatkar arkadaşlarımızın eğitimleri olmasa bile, eğitimli hatta birkaç dil konuşan insanlardan daha fazla maaş alıyor. Buradaki sorunun çözülebilmesi için üniversiteler ile ciddi bir planlamaya gidilmesi lazım. Her şeyden önemlisi meslek liselerinin daha aktif bir hale getirilmesi lazım.”
GÜNEY KORE MODELİNİ ÖRNEK ALMAMIZ GEREK
“Bugün, ‘faizlerin bu kadar yüksek olduğu bir ortamda ticaret ve yatırım ne kadar gerçekleştirilebiliyor?’ sorusu önemle ele alınmalı.” diyen Kazım Taycı, “Birinci önceliğimiz ihracat. Bu konuyu gerçekten bir ülke meselesi olarak koruyoruz. İhracat bizim en önemli, en büyük silahımız. Bunu çok iyi korumamız lazım. Güney Kore modelini de örnek alarak üretimle ve ihracatla büyüme modeline yönelmemiz lazım. Bunun için de ihracatın önünü açmaya yönelik girişimlerde bulunmak gerekiyor. Finansa ulaşım, istihdam, teşvikler konusunda ihracatçımıza destek vermemiz lazım ki mal ihracatımızda 2023 yılında gerçekleştirdiğimiz 255 milyar dolarlarımızı 500 milyar dolarlara taşıyabilelim.” yorumunu yaptı.