Beyza Nur Alniaçik yazıyor… Şerif Çintosun, Malatya Pütürge’de Neşe Meşe Keçi Çiftçiliği olarak ülkemizde hayvancılığın kalkınması için önemli çalışmalarda bulunuyor. Özenle büyüttüğü keçileri ile tüketicinin taleplerine yetişmeye çalışıyor.
NEŞE MEŞE KEÇİ ÇİFTLİĞİNİN DOĞUŞU
Çiftlik işine girmeden önceki deneyimlerinden de kısaca bahseden Çintosun, çiftliğin kuruluş hikayesi hakkında şöyle konuştu:
“Bu işe başlamadan önce farklı meslek deneyimlerim oldu. Daha evvel Akdeniz’de turizm ve turist rehberliğinde bulundum. Sonra İstanbul Kapalıçarşı’sında dükkân işlettim. Sonrasında yazılım eğitimi aldım.2008-2012 yılları arasında firmalara yazılım ve web uygulamaları yazdım.2013- 21015 yılları arası textil ihracatı yaptım.
En nihayetinde hep hayalimde olan küçükbaş hayvancılık işletmek için 2016’da köyüme dönüp ailemle beraber şimdiki işletmemi kurduk. İlk olarak 10 adet keçi ile başladık. Kısıtlı bir bütçe ile ev ve ahır kiralayarak köye yerleştik. Ev ve ahırın birbirine mesafesi 1 km kadardı. Kışları evden yemleri taşıyarak ahıra kadar götürüp keçilerimizi yemliyorduk. Geceleri de kar kış demeden mutlaka iki defa kontrol yapıyorduk. Kiraladığımız ağıl son derece ilkeldi bu yüzden bakım biraz zor oluyordu. Havalandırma yetersizdi. Bu yüzden sık sık temizlik yapıyorduk. Hayvanlar asitli havaya maruz kalmasın diye akşamları geç saatlere kadar merada tutar sabah hava aydınlanmadan meraya salardık. İki yıl böyle olumsuz koşullar altında mücadele ettikten sonra sürümüzü büyüttük. Küçük küçük paralar kazanmaya başladık. Biraz peynir, kurbanlıklar vesaire satışı derken ilk yatırımızı yaptık. O ilkel ahırın önüne yarı açık profil ve brandadan ek ahır yaptık. Bir yıl sonra artık orası da yetersiz kaldı. Ama sabırla devam ettik. Sabırdan büyük ne bir sermaye vardır ne de silah. Mücadele, azim ve sabırla insanoğlunun aşamayacağı bir zorluk yoktur.”
EN DOĞALINDAN KEÇİ ETİ VE SÜTÜ
Türkiye Cumhuriyeti’nin en kaliteli, en saf, en doğal ve en lezzetli keçi, et ve süt ürünleri üretiyoruz. Kendimden emin bir şekilde konuşuyorum çünkü ne yaptığımızı biliyorum. İşimize asla hile hurda katmadan hakkını vererek yapıyoruz. Kullandığımız süt çok doğal. Pütürge çok dağlık olmakla beraber sık meşe ormanlarıyla kaplıdır. Yaylarında bitki çeşitliliği fazladır. Birçok endemik bitkiye ev sahipliği yapar. Böyle bir ortam keçi yetiştiriciliği için oldukça uygundur. Tarım olmadığı için zirai ilaçlama da yok, çevre zehirlenmesi yok, nüfus az olduğu için araç yok, hava kirliliği yok. Böyle bir ortamda olan keçinin eti ve sütü de doğal olarak kaliteli oluyor.”
“ÇOBANLIK KURSUNUN BİRİNCİSİ OLARAK DİPLOMA VE ÖDÜL ALDIK”
“Tarım bakanlığı çoban desteği vereceğini ilan edince biz de bu destekten yararlanmak için müracaatta bulunduk. Ancak desteği alabilmek için ya çoban istihdam ediyor olmak gerekiyordu ya da veteriner hekim olarak işletme sahibi olmak gerekiyordu veya çobanlık sertifikası sahibi olmak gerekiyordu. Ne yazık ki hiçbiri bizde yoktu. Daha sonrasında Malatya koyun keçi birliği, bir çobanlık kursu başlattı. Ben ve eşim kursa kursa kayıt yaptırdık. Kursun başlamasına az bir süre kala pandemi süreci başladı. Öyle olunca ders yapmak olanağı ortadan kalktı. Biz de kitapları alıp kendimiz çalıştık, çalışmakla beraber bizatihi işin içinde olduğumuz için uygulamalı çalışıyorduk. Belge için sınava girince, çobanlık kursunun birincisi olarak mezun olduk. Ve Birlik Başkanımız İhsan Akın beyefendi bize diplomalarımızı takdim etmek için bir tören düzenlendi. O dönem Malatya milletvekili olan Öznur Çalık hanımefendi diplomalarımızı ve ödülümüzü takdim etti. Malatya Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği tarafından başlatılan Sürü Yöneticiliği “Çobanlık” kursunu başarıyla tamamlayan kursiyerlere sertifikaları verildi” dedi.
“İŞİMİZLE VE MARKAMIZLA ÖNE ÇIKMAK İSTİYORUZ”
Terk edilmiş bu işin tekrardan canlanması gerektiğini söyleyen Şerif Çintosun keçi çiftliğinde yapmış oldukları işleriyle ve markaları ile öne çıkmak istediklerine değindi.
Şerif Çintosun: “Biz işimizle ve markamızla öne çıkmak istiyoruz. Benim eşim çok kıymetli bir peynir ve diğer süt ürünleri uzmanıdır. Müşterilerimiz hep ürünlerimize odaklıdır. Çünkü kişiliğimizi kültürümüzü ve inanç değerlerimizi asla pazara sunmuyoruz.” dedi
GÜVENLE ATILAN SAĞLAM TEMELLER
Bu arada oluşturduğumuz olumlu hava bölgede yayıldı ve bize karşı iyi bir güven oluştu. Keçilerini satmak isteyen insanlar bize uzun vadeli satışlar yaparak imkân sağladılar ve bu durum da daha hızlı ilerlememizi sağladı. Artık daha iyi bir ahıra ihtiyacımız vardı. Bütün kurumlara başta İlçe tarım, İl tarım ve TKDK olmak üzere her yere müracaata bulundum. Durumu çok açık ve net olarak izah ettim. Bizim bu işi gönüllü yaptığımızı niyetimizin hayırlı olduğunu defalarca anlattım. O dönemin bütün Malatya milletvekillerine yazdım. Hiçbiri dönüp de derdin nedir demedi. Öbür taraftan ahır tamamen dar gelmeye başladı, yetersiz kaldı. Çünkü keçi adeti 200’ü geçti. Kötü koşullardan ötürü hastalıklar türemeye başladı. O dönem BİMER’e yazdım. Daha sonra CİMER oldu oraya yazdım. Bir yanıt almayınca tamam dedim Şerif sen bu yükü ailenle beraber yükleneceksin. Ve bir dostumdan destek istedim. O da destek oldu. Dosttan bulduğum finans desteği ile 500 metrekare büyüklüğünde modern sayılacak bir ahır yaptık. Biraz daha rahatlamıştık. İki sene sonra prefabrik bir ev yaptık. Yaptığımız en doğru işti diyebilirim. Keçilerimiz zamanla arttı ve sonra bir süt işleme mutfağı yaptık. En nihayetinde bugünlere geldik” diyerek sözlerini tamamladı.