DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ekonomi gazetecileri bir araya geldiği buluşmada bazı noktaların altını çizdi. TÜİK’in yönetiminin revize edilmesi gerektiğini belirten Babacan şöyle konuştu:
“Son 7 aya baktığımızda açıkçası yeni ekonomi yönetiminden ben şunu çok bekliyordum. TÜİK yönetimini tamamen revize etmek. TÜİK’in başına da yani gerçekten kredibilitesi yüksek insanlar koymak ve aynı zamanda TÜİK’le ilgili bir dış denetim mekanizması kurmak. Şeffaf açık bir dış denetim mekanizması kurmak. Çünkü açıklanan verilere güven yoksa ve kimsenin güvenmediği veriler üzerinden siz bir ekonomi program yürütmeye çalışıyorsanız bu iş tutmaz. Bu tamamen havanda su dövmek başka bir şey değil. İşte İstanbul Ticaret Odası giyim enflasyonu açıklıyor yüzde 100’ün üzerinde, TÜİK açıklıyor yüzde 40’ı biraz geçiyor. İstanbul Ticaret Odası’nın yüzün üzerinde gösterdiği enflasyonu TÜİK 40 diyorsa ve Merkez Bankası da tamamen TÜİK’in enflasyon rakamları üzerinden bir para politikası kurgusu yapıyorsa, hedeflerini bunun üzerinde oluşturuyorsa, enflasyonu düşürdüm düşüreceğim dediği TÜİK’in açıkladığı rakamsa Merkez Bankası’nın hiç uğraşmasına gerek yok ki. Çünkü daha önce TÜİK bunu yaptı. Düşür diyorsun, düşürüyor zaten TÜİK yani. Niye Merkez Bankası uğraşıyor ki bu işlere? TÜİK, rakamı TÜİK açıklasın bitirsin işe. Dolayısıyla bu TÜİK’teki 7 ay geçmesine rağmen hiçbir şey yapılmaması ve şeffaflaşmaması yeni ekonomi yönetimi açısından gerçekten çok vahim bir durum. Güvenilir veriler ortaya konmadan siz ekonomide başarıyı sağlayamazsınız, inandıramazsınız ki. Yabancı yatırımcı belki ona çok bakmıyor olabilir.”
Dünyadaki gelişmeleri de değerlendiren Babacan şu görüşleri dile getirdi:
“Küresel kitle koşullarına baktığımızda Amerikan Merkez Bankası bu yıl içerisinde muhtemelen 3 kez faiz indiriminde bulunabileceğini söylüyor. Yani 3 tane 0.25. Ama işte hemen yıl sonundaki toplantıda bunun hemen olmayabileceği, daha geç bir zaman içerisinde olabileceği de söyleniyor. Dolayısıyla baktığımızda küresellik kitle şartlarında, yani faiz artışının durduğu ve yavaş yavaş faizin artık inme döneminin başlayacağı bir süreç var önümüzde. Bu 3 ay mı 6 ay mı 1 yıl mı değil ama en azından şöyle ufka baktığımızda yani faiz maksimum buralarda inecek. Bu dünyada böyle. Ama Türkiye’ye dönüp baktığımızda, Türkiye’de zaten hala enflasyonun çok altında bir Merkez Bankası faizi var. Bunu unutuyoruz yani. Dolayısıyla o açıdan baktığımızda, yani yüksek denilebilecek, yüksekliğinden şikayet edecek faizler hala enflasyonun altında. Dolayısıyla bu hangi noktada böyle hemen geri düşürmeye başlanabilir? O geri düşürmeye başlandığı andaki piyasa tepkisi ne olur? Bunlar çok hassas konular yani. Türkiye’deki enflasyonun geri düşüş trendine girmesi ama gerçek enflasyon, unutmayalım yani, TÜİK enflasyonu değil. TÜİK enflasyonunu düzeltmekten kolay bir şey yok. Söylüyorsunuz düzeltiyor. Gerçek enflasyonun düşme trendine girmesi ne zaman söz konusu olur? Ne zaman başlar? Bunu görmenin ben çok zor olduğunu düşünüyorum yani. Ve maliyet baskıları hala tam olarak şikayetçi 13345 fiyatlarına yansıtabilmiş dahi değil pek çok sektörde. Yani pek çok sektörde maliyetler artmış durumda. Fakat halkın satın alma gücü olmadığı için o maliyet arşıları tam anlamıyla henüz fiyatlara yansıtabilmiş değil. Arada işte üretici sıkışmış durumda, esnaf sıkışmış durumda. Ve orada bir daha yansıtılamayan, tüketiciye yansıtılamayan…”