Kalebodur’un, 10. yılını geride bırakan başarılı programı ‘Kalebodur’la Mimarlar Konuşuyor’da Prof. Dr. Celal Abdi Güzer’in Haziran ayındaki konukları AS Architects’in kurucusu Ayşin Sevgi Karakurt Macit ve Gökhan Aksoy Architects’in kurucusu Gökhan Aksoy oldu.
Kalebodur’un, mimarlık sektörünün gelişimine katkıda bulunmak amacıyla hayata geçirdiği “Kalebodur’la Mimarlar Konuşuyor” söyleşi programı, 10 yılında yine sektörün başarılı isimleri ile mimar adaylarını buluşturmaya devam ediyor. Prof. Dr. Celal Abdi Güzer’in sunduğu “Kalebodur’la Mimarlar Konuşuyor” programının Haziran ayındaki konukları ise, mimarlık dünyasının önemli isimleri AS Architects’in kurucusu Ayşin Sevgi Karakurt Macit ve Gökhan Aksoy Architects’in kurucusu Gökhan Aksoy oldu.
İstanbul, Ankara ve Bodrum’da yaptıkları başarılı projeler ile tanınan Macit ve Aksoy; Türkiye’de konut başta olmak üzere büyük bütçeli projelerde bilinenin dışına çıkmanın zorluklarının yanı sıra mimarlıktaki ilk göz ağrıları olan projelere ilişkin keyifli bir söyleşi gerçekleştirdiler.
“Yenilikçi tipolojiler, ekonomik baskılar nedeniyle yeterince karşılık bulamıyor”
Gökhan Aksoy, konut projelerinde yenilikçi tasarımlar yapmanın zor olduğunu ancak kendisinin yine de vazgeçmeden bu konuda çaba sarfetmeye devam ettiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Hayata geçirdiğimiz projelerin içerisinde konut projeleri önemli bir yer tutuyor. Bu tür projelerde geleneksel tipolojiler daha hakim oluyor. Bu nedenle bizler bu projeleri yaparken; daha öngörülü yapılar yapma, daha farklı ve yaşantıyı şekillendirecek çalışmalar için çaba içinde oluyoruz. Ancak bu çabalarımız çoğu zaman ekonomik baskılar nedeniyle yeterince karşılık bulamıyor. 15 yıl önce Ankara’da önerdiğim ama kabul görmeyen tipolojiler bugün şehrin birçok noktasında hayat buluyor. Yine de ben bu çabamdan hiçbir zaman vazgeçmedim. Yaptığım bir konut projesinde; önerdiğim 10 birim daha yenilikçi tekliften 1 birimini bile kabul ettirebilirsem, bunu artı olarak görüyorum. Ben, sektörün artık yeni şeylere açık olması gerektiğine inanıyorum. Gerek ben bireysel olarak gerekse de birlikte yaptığımız işlerde bunun çabasını veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz.”
“Şirket binalarında ya da bireysel yapılarda daha cesur davranabiliyoruz”
Ayşin Sevgi Karakurt Macit de bu tarz yapılan büyük ölçekli projelerin çoğunun satış yapmaya yönelik projeler olduğunu hatırlatarak, “Bu tür projelerde çok bilinen, öğrenilmiş birtakım kuralları var. İşveren de onun dışına çıkmak ve bütçeyi riske etmek istemiyor. Dolayısıyla bu anlamda hiçbir zaman cesur olamıyor. Her zaman bilineni yapıp, güvenli tarafta kalmak istiyor. Çünkü yatırımlar çok maliyetli. Ayrıca Türkiye, çok farklı bir ülke. Türkiye’de bir şeyleri hızlı üretip, hızlı tüketmek zorunda kalıyorsunuz. Bu nedenle kendi istediklerinizi ortaya koymanız daha zor oluyor. Büyük konut projelerinde durum böyle olmasına karşın bir şirket binasında ya da bireysel yapılarda daha cesur davranabiliyorsunuz. Çünkü karşınızda tek bir muhatap oluyor.
Biz birlikte Bodrum’da da projeler yaptık. Bodrum; İstanbul ve Ankara’dan bir adım daha önde olan bir yer. Ancak şimdi oralarda bile bu değişmiş durumda. Bodrum’da artık iç mekanı değil, dış mekanı tasarlamamız gerekiyor. İnsanların hayatı artık iç mekanda geçmiyor, hepimiz bahçede vakit geçirmeyi seviyoruz. Ama öyle olmuyor. Ne kadar çok oda ne kadar çok giyinme alanı ne kadar çok yaşam alanı o kadar iyi gözüyle bakılıyor. Mevcut öğrenilmişlikten dolayı genelde, o bölgelerde bile bize bu taleple geliyorlar. Bunu kırmak gerçekten çok kolay değil. Oturmuş tipolojiler ve büyük yatırımlarda bunu değiştirmek çok zor. Ama tüm bunlara rağmen biz yine de günün sonunda hep niteliği önemsiyoruz. Yaptığımız işlerde; kendimize ait bir özgünlük, bir dokunuş, bir kalite, bir bakış getirmeye çalışıyoruz” diye konuştu.
“Proje anlamında tekil ve küçük yapıları daha çok seviyorum”
Macit ve Aksoy, şimdiye kadar yaptıkları projeler içerisinde kendilerini temsil eden ve en sevdikleri yapılara ilişkin olarak da şunları söylediler:
Ayşin Sevgi Karakurt Macit: “Ben tarz olarak, çok büyük proje insanı değilim. Büyük bir yapının içinde kaybolmayı değil, küçük bir yapıyı sürekli evirip çevirmeyi seven bir tarzım var. Baştan beri hep kontrol edebileceğim bir ofisimin olmasını istedim. Çünkü hayattan öyle zevk alabiliyorum. Günün sonunda belki çok öyle olmadı ama proje anlamında tekil ve küçük yapıları daha çok seviyorum. Pekintaş Group Genel Merkez binası, severek yaptığım bir yapıydı ve hala çok beğeniyorum.”
“Benim ilk göz ağrım Anayasa Mahkemesi binasıdır”
Gökhan Aksoy: “Benim ilk göz ağrım Anayasa Mahkemesi binasıdır. Bu aynı zamanda yaptığım ilk iştir. Bu nedenle de benim için özel bir binadır. Yine Moment Beştepe Projesi ve Elit Manzara Beytepe Projesi de yaptığım çok özel işlerimin arasında yer alıyor. Özellikle Elit Manzara Beytepe Projesi tam da hayal ettiğim gibi oldu. Orada komşuluk ilişkisi ile başlayıp, dostluğa dönüşen bir yaşam oluştu. Orası sürekli yaşayan bir alan ve ben de halen orada oturuyorum.
Bununla birlikte bizim ortak olarak yaptığımız ve bizi iyi hissettiren proje ise, Bodrum’daki ilk işimiz olan Adres Yalıkavak Projesi’dir. Beraber ürettiğimiz ilk proje ve o dönem o bölgede ses getiren bir proje oldu.”
Söyleşide deprem bölgesindeki hızlı konut yapımı ile ilgili düşüncelerini de dile getiren Ayşin Sevgi Karakurt Macit ve Gökhan Aksoy; yapıların sıfırdan üretilmesinin, aynı zamanda yeni bir şeyler üretmek adına da bir fırsat olduğunu ancak, bölgede yapılacak tüm işlerin çok boyutlu bir planlama ile yürütülmesi gerektiğine dikkat çektiler.