Kısa adı ZÜCDER olan Züccaciyeciler Derneği yine müthiş bir buluşmaya imza attı ve 2 milyar dolarlık ihracatın önünü açtı.
Almanya, Japonya, Hindistan, Güney Amerika, Birleşik Krallık gibi dünyanın en büyük pazarlarına hakim olan 120 dev satın alma kuruluşunun yetkililerini Antalya’da porselen, seramik, cam, plastik, çelik eşya gibi ev eşyası üreten Türk markaları ile buluşturdu.
16-19 Mayıs tarihleri arasında Antalya Pine Beach Belek’te 13. Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları-Marka Zirvesi’nde gerçekleşen buluşmada 5 binin üzerinde görüşme yapıldığını söyleyen ZÜCDER Başkanı Mesut Öksüz, “Antalya’ya getirdiğimiz firmaları dünyadan tek tek cımbızla çeker gibi seçiyoruz. 1 milyar dolarlık yıllık ithalat yapan firmayı bile Antalya’da ağırladık. Kriter olarak bir firmanın minimum 10 milyon doların üzerinde bir ithalat yapıyor olması ya da 10’un üzerinde perakende mağazası olması şart” dedi ve şu bilgileri ekledi:
“12 milyar dolarlık büyüklüğü bulunan züccaciye sektörü, en çok dış ticaret fazlası veren 5 sektör olmasının yanı sıra en çok markalaşan 2 sektörden de biri. İhracat sıralamasında dünyanın ilk 10 ihracatçısı konumunda olan sektör, iç pazarda da markalaşarak büyümeye devam ediyor. Hedefimiz 2024 yılı için 7 milyar dolar ihracat yapmak.”
Sanayide üretim adedi artmalı
ZÜCDER Başkanı Mesut Öksüz, iç pazardaki enflasyonist ortam ve üretimle ilgili de şu açıklamaları yaptı: “İç pazara ilk 3 ay olarak bakarsak adet bazında yüzde 20’lere varan bir daralma var ama ciro bazında yüzde 100’e yakın bir artış yaşıyoruz. Bu durum enflasyondan kaynaklanıyor. Enflasyon yüzde 67-68’lerde, biz yüzde 65’lerdeyiz. Tabii TÜİK’te, züccaciye grubu diye direkt bir ayrışma yok. Dayanıklı tüketim mamulleri olarak var. Dayanıklı tüketim mamullerinde aşağı yukarı aynı paralelde olduğumuzu düşünüyorum. Dolayısıyla yüzde 2-3 enflasyonun altında bir durumdayız. Son yıllarda bizim ürün grubumuz enflasyonun altında fiyatlandırma yaptı. Bunu tüm rakamlarda görüyoruz. Burada da enflasyonun nispeten altında hareket eden bir sektör olarak kalacağımızı düşünüyorum ama artık şunu da söyleyelim, sanayi sektörü ürün grubunda adet bazında ne kadar çok üretebilirseniz o kadar fiyat azalır. Şimdi iç piyasada bir durgunluk var. Aynı zamanda doların sabit kalması veya az da olsa artmasının ihracatta önemli dezavantajları var. Dolayısıyla fabrikada üretilen adet düştüğünde otomatik olarak belki eskisi kadar fiyat rekabetinde kalamayabiliriz. Çünkü bir kalıbı takıp değiştirmek yarım gün alıyor. Bu da zaman kaybı ve iş kaybına neden oluyor. Yeteri kadar da sipariş alamadığınız takdirde işin üretim adeti maliyetine son derece yansıyor. Bunlardan dolayı fiyatlarda bir miktar artma meydana gelebilir. Biz üretim adetlerini yukarılara çıkardığımızda mutlaka fiyatlarda daha rekabetçi olacağız”