FED 2026 Enflasyon Projesi Türkiye Ek MTV Projesi’ne Karşı: Kazan Kaybet Stratejisi

ABD Merkez Bankası (FED) 2026 enflasyonunu, bireylerin davranışlarına dair beklentilerinin istikrarlı şekilde karşılandığı “güveni” sağlarken; bizim gündemimiz EK MTV ile mücadele. Ama neden ?

ABD Merkez Bankası (FED), politika faizini beklentiler dahilinde yüzde 5,25-5,50 aralığında sabit tuttu. Verilere göre Federal Açık Piyasa Komitesi’nin (FOMC) maksimum istihdam beklediği, uzun vadede yüzde 2 oranında enflasyonu hedeflediği iletildi. FED, 2022 yılı Mayıs toplantısında 50 baz puanlık faiz artışını sağlamasının ardından, haziran toplantısında sunduğu verilerle 75 baz puanla 1994’ten itibaren en güçlü faiz artırımını sağladı. FED’in para politikası karar metninde belirgin değişiklik yapmadığının altı çizilirken, daha önce “ılımlı” olarak tanımlanan ekonomik faaliyetteki büyüme “sağlam” olarak nitelendirildi. Sağlanan verilerde, istihdam kazanımlarının son aylarda güçlü olduğu, işsizlik oranının düşük kaldığı vurgulandı.
Fed’in federal fon oranına ilişkin 2024 yılı için tahmini yüzde 4,6’dan yüzde 5,1’e, 2025 yılı için yüzde 3,4’ten yüzde 3,9’a yükseldi. ABD ekonomisinin büyüme tahmini ise 2023 için yüzde 1’den yüzde 2,1’e, 2024 için yüzde 1,1’den yüzde 1,5’e arttırılırken; 2025 için yüzde 1,8 olarak sabit tutuldu. 2026 için büyüme tahmini yüzde 1,8 oldu. İşsizlik oranına ilişkin tahminler de 2023 için yüzde 4,1’den yüzde 3,8’e, 2024 ve 2025 için ise yüzde 4,5’ten yüzde 4,1’e indirildi. 2026 yılına ilişkin işsizlik oranı öngörüsü yüzde 4 oldu.

Gelelim Türkiye’me; Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK, toplam taksitli kredi kartı borcunun 572.5 milyar lira ile yarım trilyonun üzerinde bulunduğunu belirtti.
Politika faiz oranlarındaki artış, kredi kartı faiz oranlarının da yükselmesine neden oldu.Bu hafta gerçekleştirilecek Para Politikası Kurulu toplantısında, faizin 500 baz puan artması bekleniyor. Bu artış, kredi kartı faiz oranlarının daha da yükselmesine neden olacak. Bakan Şimşek, kredi kartlarında taksitlere yönelik bir değişiklik yapılacağının sinyalini verdi.

Geleceğe dair ekonomik bazda duyumsanan korkunun, sisteme ve geleceğe dair güvensizliği maksimum seviyeye çıkardığı açıkça bilinmekte. Güvensizliğin artması savunma sürecini arttırırken; asgari ücret ve emekli maaşlarının yatırım savunmalarını sertçe etkisizleştirdiği de bariz görülmektedir. “Sosyal Güven” iyi işleyen bir toplumun temel yeterliliğini ve ait olduğu topluma dair toplumsallaşmayı gerçekleştiren önemli bir olgudur. Siyasi yapılanma içinde yaşadığımız süreçte, bireyin siyasal sisteme ve bu sistemin işleyişini üstlenen enstrümanlara karşı tutumu; bilişsel, duygusal ve düşünsel ifadelerinin birleşiminden meydana gelen “siyasi güven” süreci ile de özdeşleşmektedir. Ekonomik yapılanma sürecine eş değer olarak siyasal güven; siyasi lider, hükümet, kurumlar hakkında vatandaşın bilgi sahibi olmasına dair süreci açıklamaktadır. Tüm bu faktörlerin kişinin iç dünyasına göre bir duygu üretmesi ve sonucunda bir kanıya dönüşmesi aşikârdır. Olumlu duygularla çerçevelenen kanılar mı? Korkularla bezenen kanılar mı ?

Şimdi düşünelim? Aracımız kapıda, sabah TV’yi açtık. FED gelecek 3 yılın enflasyon planlamasını yaparken.. SON DAKİKA ! 3 ay önce peşin ödediğimiz ÖTV’nin bir daha ödetilmesine dair yasa onaylanmış bile. Sosyal güvenimiz en dipte iken dayatılan ek vergilerle siyasal güvenimiz ilginç bir şekilde zirveye ulaşmakta. Strateji kazan kazan mı ? Kaybet kaybet mi? Hep bir zaafımız var boynumuzu büken yönetime ! Hadi EK ÖTV’leri siyasal güvenimizle ödemeye; mâlum borç yiğidin kamçısı. Hem de en hoyrat seyisin kamçısından. Deh !