Selcan Süter, 19 yıllık kurumsal hayat deneyimini mizahi bir dille kaleme aldığı “Beyaz Yaka Sendikası” kitabıyla iş dünyasındaki beyaz yakalıların gündelik hayatına ve karşılaştıkları zorluklara ışık tutuyor. Kitap, iş hayatının klişelerini, beyaz yakalıların varoluş mücadelesini ve kurumsal dünyanın görünmeyen yanlarını gözler önüne seriyor.
İş dünyasında geçen yılların verdiği tecrübeyle Süter, okurları “Beyaz Yaka Sendikası” kitabında iş yaşamına dair mizahi, trajikomik ve düşündürücü gözlemlerle buluşturuyor. Covid-19 sonrası değişen çalışma koşulları, mobbing, iletişim sorunları, performans görüşmeleri ve daha fazlası kitapta cesurca ele alınıyor.
“Beyaz Yaka Sendikası”, iş hayatında kendi tecrübelerinizle yüzleşeceğiniz, beyaz yakalı olmanın trajikomik yanlarını keşfedeceğiniz bir başucu kitabı. Okurken hem gülecek hem de iş hayatının klişelerini sorgulayacaksınız.
“Beyaz Yaka Sendikası”, sadece iş dünyasında var olma mücadelesi veren profesyoneller için değil, aynı zamanda kariyer yolculuğuna yeni başlamış gençler ve bu zorlu yolda rehber arayan herkes için tasarlanmış bir kılavuz niteliği taşıyor.
Sürecin içinden geçmiş tecrübeli profesyoneller kadar, iş hayatına yeni adım atan gençler için de paha biçilmez bir kaynak olan “Beyaz Yaka Sendikası,” iş dünyasında başarıya ulaşmak isteyen herkes için eğlenceli bir yol haritası çiziyor. Performans değerlendirmelerinden algı yönetimine, iş dünyasında karşılaşılan mental zorluklardan bu zorluklarla başa çıkma stratejilerine kadar birçok kritik konu, kitapta detaylı bir şekilde ele alınıyor. “Beyaz Yaka Sendikası,” okuyucularını hem eğlendirip hem de motive eden içerikleriyle, kariyer yolculuğunda yalnızca bir rehber değil, aynı zamanda ilham veren bir dost olmayı hedefliyor.
Kitaptan:
1. İnsan bazen yaşarken fark etmiyor ya da belki de yaşayan kendisi olmadığı için empati kuramıyor ancak iş hayatına uzaktan da yakından da baksam, maalesef gördüğüm bir şey var, beyaz yaka ya da mavi yaka fark etmeksizin şirketler için çalışanlar yalnızca bir rakamdan ibaret. Daha da acıklısı, özellikle kar-zarar tablosunda tutmayan hedefler olunca, gözlerin en yüksek gider kalemi olan personele dönmesi… Bu nedenledir ki çalışma hayatında her daim bir varoluş mücadelesi var.
2. İş hayatındaki klişeler maalesef halifelik gibi nesilden nesile geçen ve bir şekilde bölünerek çoğalan talihsiz durumlardır. Sanki kurumsal dünyanın bir kitabı var ve herkes onu uygulamalıymış gibi, giyimler, kuşamlar, duruşlar, sözler, bakışlar… Birçoğu aynı tornadan çıkmış gibi. Bu durumda “kendine özgü” olmak ve samimiyet ekstra değer kazanıyor ve hatta bence bugünlerin yükselen değeri…
3. Unvanları bu kadar önemseyeceğinize, unvanların içini doldurmak için daha fazla kafa yormanızı tavsiye ederim…
4. Kariyer su gibidir, girdiği kabın şeklini alır.
5. “Esnersen, kırılmazsın.” Kariyer yolculuğumuzda ne kadar esnek olursak, bence o kadar başarılı oluruz.
Arka Kapak Yazısı:
İş hayatı sizi yorduğunda kitabım size güç versin.
Bu, bizim hikayemiz.
21. yüzyılın ilk çeyreği bir roman olsa trajik kahramanlarından
biri kim olurdu sizce? Bildiniz, beyaz yakalılar!
İtiraf edelim kariyer basamaklarını emek emek tırmanırken mental olarak bu kadar zorlanmayı kimse hak etmiyordu. Dirsek çürütülen üniversite eğitimleri, insan kaynaklarının ayak kaydıran sorularıyla verilen işe girme mücadeleleri, kurumsal kumpasları savuşturmak için öğrenilen gerilla taktikleri, konunun ne olduğunun unutulduğu bitmeyen toplantılar, yanardönerli sunumlar, “Biz bir aileyiz” diyen yöneticilerle yapılan romantizm rüzgârlarının estiği “samimi” kutlamalarla beyaz yakalı çalışanların varoluş mücadelesi bekliyor sizi bu kitapta.
Sadece farkındalık yaratarak, dünyanın en kalabalık sendikasını oluşturabilir, girdiğiniz cenderelerden kurtulabilir ve şirketler için sadece bir rakam olarak görülenlerin sesini daha da yükseltebilirsiniz.